16 Mayıs 2024 Perşembe

Mustafa Kemal Atatürk

10.01.18 Tarım Zirvesi Gerçekleşti.

10.01.18 Tarım Zirvesi Gerçekleşti.

 Kırsal kalkınma sağlanmalı çiftçi yerinde tutulmalı’

Aydın’da Hürriyet ve Denizbank işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Tarım Zirvesi’nde Türkiye tarımının sorunları masaya yatırıldı. Denizbank Batı Anadolu Bölge Müdürü Hasan Özer Orhan, Büyük işletmelerin dışında küçük işletmelerin de köyünde kalmasını sağlayacak, rekabet güçlerini arttıracak çalışmaların ön plana çıktığını söyledi. Orhan, “Kırsal kalkınma sağlanarak çiftçinin yerinde tutulması gerekiyor” dedi.

HÜRRİYET ve Denizbank işbirliğiyle gerçekleşen ‘Tarım Zirve’lerinin ilki Aydın’da gerçekleştirildi. 10 Ocak Çarşamba günü Aydın Ticaret Borsası Konferans Salonu’nda düzenlenen zirvede, Aydın ve Ege Bölgesi özelinde tarım yatırımları değerlendirildi, sorunlar ve çözüm önerileri görüşüldü. Tarım özelinde geliştirilmesi gereken konuların masaya yatırıldığı toplantıya Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve Denizbank Tarım Bankacılığı Pazarlama Grup Müdürü Canan Aytekin de katıldı. Hürriyet ekonomi yazarı Noyan Doğan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde konuşmacılar arasında Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent, Denizbank Bölge Müdürü Hasan Özer Orhan, Hürriyet ekonomi yazarı Vahap Munyar, Aydın Ziraat Odası Başkanı Rıza Posacı ve Aydın Ticaret Borsası Başkanı Fevzi Çondur ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Gökhan Özertan yer aldı.

Dünyada tarımın gayri safi milli hasılasının 3 trilyon dolar seviyelerinde olduğunu dile getiren Hasan Özer Orhan, “Tarımın dünya ekonomisi içindeki payı yüzde 1.7 seviyelerinde. Türkiye’de istihdam içindeki payda düşüş yaşansa da hala her 4 kişiden 1’i yine bu sektörde çalışıyor. Tarım ülkemiz için çok önemli. Büyük işletmelerin dışında küçük işletmelerin de köyünde kalmasını sağlayacak, ekonomik ölçekte üretim yapmalarına olanak tanıyacak, rekabet güçlerini arttıracak çalışmalar yapmalıyız. Bu noktada toplu hareket edip, birlik olunmalı ve bu yönde adımlar atılmalı. Örneğin 5 ineği olanın inek sayısı 25 başa çıkarılmalı. Kırsal kalkınma sağlanmalı. Çiftçi yerinde tutulmalı. Verimsiz ölçekler ekonomik ölçeklere çıkarılmalı. İstihdam belki düşecektir ancak bu şekilde çiftçinin verimli olması sağlanacaktır. Böylece çiftçinin daha fazla gelir elde etmesinin yolu açılacaktır. Finans tarafında bize ne görev düşüyorsa yapıyoruz, yapacağız.  15 yıldır üreticimizin yanındayız ve yanında durmaya devam edeceğiz” dedi.

ÜRETİCİYİ DESTEKLİYORUZ

Küçük üreticiyi destekleyen bir banka olduklarının altını çizen Orhan, “Küçük çiftçinin sorunları ile ilgilenmek kolay değil. Tarım bankacılığını 2003’te kurduk. Çiftçiye özel, üretimi destekleyen, üretici kartımızı çıkardık. Bu kart sayesinde üreticilerimiz tarımsal ihtiyaçlarını 6 aya varan faizsiz dönem avantajıyla temin edebiliyor. Girdi maliyetlerinin düşürülmesi çiftçiler için çok önemli. Çiftçinin maliyetlerini düşürüp, verimi arttırmalarına yardımcı oluyoruz. Arazi alımından ekipman tedarikine kadar ürünlerimizle çiftçinin yanında yer alıyoruz. Çiftçimize daha yakın olabilmek adına şubeler açıyoruz. Kooperatiflerin her türlü ihtiyacını karşılamak gibi bir görevimiz var. Ürünün değer kazanması sadece kooperatifler aracılığıyla olabilir. Bu konuda banka olarak elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.

1 GÜNDE KARAR VERİLDİ

DENİZBANK ve Hürriyet işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Tarım Zirve’lerinin ilkini Aydın’da gerçekleştirilmesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Hasan Özer Orhan, Denizbank’ın tarımla buluşma öyküsünün de Aydın’da başladığını söyledi. Aydın’da 1913 yılında kurulan Milli Aydın Bankası’nın yani TARİŞ Bank’ın Denizbank tarafından satın alınmasıyla, Denizbank’ın tarım bankacılığına başladığını anlatan Organ, “Banka 90’lı yıllara kadar çiftçiyi desteklemek adına bölgede faaliyet gösteriyordu. Ardından bölge ve tarım dışı faaliyetlere yöneldi. 2000’li yıllardaki krizin etkisiyle TMSF’ye devredildi. 1.5 yıl fonda kaldı. Tasfiye edileceğini düşünüyorduk ki ortaya Denizbank çıktı. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş TARİŞ Bank’ın nasıl satın alındığını da şöyle anlatır. Bir pazar günü TMSF’den gelen bir telefonda ‘böyle bir banka var alır mısınız’ deniyor. O da bilançoları gönderin diyor. Karşı taraf, ‘O kadar zaman yok. Pazartesi günü aldınız aldınız, yoksa Salı ya da Çarşamba günü banka tasfiye edilecek.’ diyor. 1 günde satın alma kararı veriliyor.’ O dönemde bankanın ana hissedarı da Zorlu Grubu. Denizbank’ın o dönemde 80-100 şubesi var. Şubeleri de genel de büyükşehirlerde. Çoğu ilde bile şube yok. Tarım bankacılığı yapmak ve üreticiyi desteklemek adına satın alınmış bir banka. Satın alındıktan sonra Hakan Bey şunu söyledi. Arkadaşlar bilmeden çok önemli bir kıymeti satın almışız dedi. Bu bankanın kültürünü ve misyonunu devam ettirmeliyiz dedi” ifadelerini kullandı.

ÇİFTÇİ EN ÇOK JEOTERMALLERDEN ŞİKÂYETÇİ

AYDIN’da gerçekleştirilen panele çiftçiler ve üreticiler de yoğun ilgi gösterdi. Panelin ardından düzenlenen soru-cevap kısmında çiftçilerin sorduğu soruların çoğunluğu Aydın’daki jeotermal yatırımları ile ilgiliydi. Jeotermal yatırımlarının Aydın gibi bir tarım kentine zarar verdiğini ifade eden çiftçiler, “Aydın’da incir araştırma merkezi kurdular. Hemen dibine ise jeotermal tesis açıldı. Jeotermal bir sorun halinde. Pencerelerimizi, kapılarımızı açamıyoruz. İncir ve zeytinimizin kalitesi düştü” dedi. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu da, “Aydın’da sağlık konusunda yurttaşlardan ciddi sıkıntılar geliyor. Aydın’da kanser vakalarının sayısını resmi makamlardan istedik ancak elimize ulaşmadı. Elimde resmi bir veri yok. Ayrıca bu yatırımları incelemek, denetlemek belediyenin de yetkisinde değil. Yetkimizde olsa denetleriz” dedi. 

‘TÜRKİYE’DE EĞİTİM VE TARIM İHMAL EDİLİYOR’

Tarım konusunda sıkıntıların giderilmesi için ciddi bir tarım politikasına ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent, Türkiye’nin ihmal ettiği iki alan olduğuna dikkat çekti Levent, ”Bunlardan biri eğitim diğeri ise tarım. Çiftçiyi dünya ile rekabet edecek şekilde geliştirmeliyiz. Eskiden kendi kendimize yeten bir ülkeydik. Ancak nüfus artıyor toprak değişmiyor. Bunun için verimin arttırılması gerekiyor. Burada finans sektörüne de büyük görev düşüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin Avrupa’nın birçok ülkesinden daha fazla tarımsal işletmeye sahip olduğunu vurgulayan Sefer Levent sözlerini şöyle sürdürdü: “Fransa’da 527 bin, Türkiye’de ise 3.5 milyon civarında tarım işletmesi var. Fransa’da bir işletmenin ortalama büyüklüğü 52 hektarken, Türkiye’de sadece 6.1 hektar. 5-6 hektar yerde yapılan tarımla 100 hektar üzerinde yapılan arasında çok büyük fark oluyor. Büyük alanda verimi arttırmak, maliyeti düşürmek daha kolay. Burada arazilerin toplulaştırılması konusu ön plana çıkıyor. Arazilerin toplulaştırması sadece devlet eliyle yapılmamalı. Toplulaştırma bir kereye mahsus da olmamalı. Miras hukukunda, tarım arazilerinin bölünmemesi için bir takım kararların geliştirerek alınması gerekiyor.”

Türkiye’de çiftçilerin malzeme, ekipman için aldıkları kredileri ödemeye çalıştığını, Avrupalının ise daha modernize olmak için kredi aldığını söyleyen Levent, “Bankacılık ve kredi desteği tarımda olmazsa olmazlar arasında. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde zaten çiftçilerin kazandıkları bir sonraki seneye hazırlık ve geçinmek için yeterli oluyor. Kenara, köşeye bir para koyamıyor” dedi. 

‘TEKNOLOJİ OLMADAN REKABETÇİ OLAMAYIZ’

TÜRKİYE’de tarımda teknoloji kullanımının yüzde 1 civarında olduğunu söyleyen Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Gökhan Özertan, “Türkiye’de ortalama çiftçi yaşı 55. Ortalama eğitim düzeyi de ilkokul. Dünyada teknoloji gelişiyor. Çiftçilere uzaktan algılama, büyük veri analizi gibi konuları anlatmak gerekiyor. Ancak eğitim seviyesi arzulanan düzeyde değil. Ayrıca yaşlanmakta olan bir çiftçi nüfusu var. Teknolojinin yoğun kullanıldığı bir gerçek varken, biz teknoloji olmadan rekabetçiliği nasıl sağlayacağız. Ucuz, verimli, çevre dostu üretimi nasıl yapacağız. Bunu yapan ülkelerle nasıl rekabet edeceğiz. Bunlara yapabilmek için çiftçilerimize çok yoğun eğitim desteği vermeliyiz. En kuvvetli ve hızlı müdahale edilecek alanlardan biri burası” ifadelerini kullandı. 

ÖNCELİKLER NE

Teknolojinin herkes için bir nimet olduğuna vurgu yapan Özertan, “Birçok ülke teknolojinin faydalarından yararlanıyor. Sadece teknolojiyi ithal etmek değil, verimli hale getirmek kritik önem taşıyor. Biz ne yazık ki çok fazla zirai mücadele veriyoruz. Gübreyi belki dünya kadar çok fazla kullanamıyoruz ancak önceliklerimiz arasında sürdürülebilir ve çevre dostu bir üretim de yok. Aslında teknoloji bütün bu eksikleri giderebilecek bir araç”diye konuştu. Türkiye tarımının sorunlarının 50 yıldır aynı olduğunu söyleyen Özertan, “ 50 yıl önce Türkiye tarımı verimsiz, kırdan kente göç var ve çiftçiler yeteri kadar para kazanamıyor’ deniyordu. Sorunlar hala aynı. Ciddi şekilde vizyon tarafında da eksiklik var” dedi.

İNCİR ÜRETİMİNDE DÜNYADA RAKİBİMİZ YOK

TARIMDAKİ yapısal sorunların dışında Aydın’ın iyi olduğu noktaların da var olduğunu kaydeden Aydın Ticaret Borsası Başkanı Fevzi Çondur, “Dünyada hiçbir ülkenin bizimle rekabet edemeyeceği bir ürünümüz var. O da incir. Dünya üretiminin yüzde 30’unu, Türkiye’nin ise yüzde 60’ını incirde biz yapıyoruz. 600 milyon dolar ihracat gelirimiz var. Dünyada tekeliz diyebiliriz. Aydın toplam ekonomi olarak cari açığa artı sağlayan bir il konumunda. İncir özelinde çalışacak işçi bulma konusunda zorluk yaşıyoruz. Bir sonraki nesle aktarımda da zorluk yaşanacak. Emek yoğun bir üretim var. İncir toplaması büyük bir sorun. İşçi bulmak gelecekte daha da zorlaşacak. Üretimimizi daha fazla geliştirirsek pazarlayacak potansiyele de sahibiz. 6 ihracatçı vardı şimdi 110’a çıktı. Birbirlerinin pazarlarını bölmeden yeni pazarlar buluyorlar. Bu yıl incirde rekoltede bir düşüş bekleniyordu. Bu yüzden fiyatlar yükseldi. Bu çiftçiye yaradı. İncirle geçinen çiftçilerimiz bu sene finansmanda çok zorluk çekmiyor” ifadelerini kullandı.

ZEYTİNYAĞINDA BİRİNCİYİZ

İncir dışında Aydın’ın zeytin ve zeytinyağında iyi durumda olduğunu anlatan Çondur sözlerini şöyle sürdürdü: “Zeytinyağında birinciyiz. Sofralık zeytinde Manisa’nın ardına gerileyerek ikinci sıraya düştük. Körfezde küçük kasabalar bizden daha iyi biliniyor. Bizden popülerler. Bu da Ayvalık. Bizim 10’da birimiz üretim yapıyor. Ancak bizden daha çok biliniyorlar. Ben tadım yaptığımda bize öğretilen en iyi olan Toskana yağlarına en yakın olarak Aydın’da üretilen zeytinyağını görüyorum. Ayvalık bizden küçük ama bizden iyi pazarlıyorlar. Zeytinyağında markalaşma ciddi sorun. Markalaşmayı aştıktan sonra pazar daha da gelişecektir. Burada da büyük potansiyel olduğunu düşünüyorum. Zeytinyağında bir sorun daha var. Zeytinyağını AB’ye ihraç etmek istediğimiz zaman Türkiye’ye fon uygulanıyor. Bir türlü bu aşılamıyor. Bunun yanında karışım yağlar var. Devletin ciddi önlemler alması gerekiyor. Gerçek zeytinyağını korumak için yaptırımlar gerekiyor.”

BİRLİK OLMAZSA VERİM DE OLMUYOR �

PANELDEKİ konuşmacılar arasında yer alan Hürriyet ekonomi yazarı Vahap Munyar da tarımda Türkiye’nin geldiği noktayı geçmişte yaşadıkları örneklerle anlattı. Geçmişte tarım sektörüne giren büyük kuruluşların kredi almakta zorlandığını anlatan Munyar, “Acıpayam’da büyük bir çiftlik kurarken kredi arıyorlar. Ziraat Bankası’na gidiyorlar. Ancak o dönemde Ziraat Bankası’nda büyük üreticiye kredi modeli yok. Sonunda Denizbank’a gidiyorlar. Hakan Ateş biz veririz’ diyor. Ondan sonra tabi Ziraat Bankası da büyüklere kredi vermeye başlıyor” dedi. 1970’lerin sonlarında Bülent Ecevit’in toprak reformunu desteklediğini anlatan Munyar, “Toprak halkın olmalı diyordu. Bize çok mantıklı geliyordu. Ancak yanlışlığı zamanla işin içine girince anladık. Çok bölünce, birlikte hareket edemiyorsunuz. Birlik olmayınca verim elde etmeniz de mümkün olmuyor” diye konuştu.

2009 yılında yaşadı

TÜRİB
TOBB
Rekabet Kurumu
Ticaret Bakanlığı
Tarım ve Orman Bakanlığı